Uyarlamaya kelime anlamı itibariyle değişen ve oluşan koşullara göre düşünce, ortam, yöntem materyal vb. durumlar üzerinde gerekli esnekliği göstererek farklılıklara göre düzenleyebilmek olarak bakılabilir. Uyarlama tüm engel gurupları için olması gereken çevrenin sunduğu imkânlardan eşit şekilde yararlanmak adına önemlidir. Ancak oldukça geniş bir kapsama alanı olan bu konuyu biraz daha sınırlandırmak adına bu konuyu otizmli bireyler üzerinden bir kesit olarak anlatmanın daha doğru bir yol olduğunu düşünüyorum. Öncelikle otizmin günümüz dünyasında algılanışı üzerinde durmak faydalı olacaktır. Günümüzde otizmli bireyler ile ilgili yanlış ve eksik bilgilerin popüler yayın dünyasında tanıtımı ile bu bireylerin kalıplar içine sokulması ve hepsinin aynı kaptan çıkmış gibi nesneleştirilmesi ile bu bireylere yönelik algı ve tepkininde kalıplaşmasına zemin hazırlamıştır. Yapılacak herhangi çalışma yada en basitinden sokak röportajında bir insana sorulduğunda görülecektir ki hemen hemen her insanın otizm ile ilgili belli kalıplara iyi veya kötü sahip olduğu bu bireylerden elde edilen bilgilerin karşılaştırılmasından ise oldukça yüksek bir korelasyon elde edileceği oldukça açıktır. Özellikle yaygın olarak bilinen bazı kalıp davranış durumları (otizmli birey göz kontağı kurmaz, iletişim kurmaz, insanlara yaklaşmaz ve dokunmaz, arkadaşlık ve sevgi ihtiyaçları diğer insanlardan farklıdır vb.) yanlış bilinen doğruluk payı olmasına karşın otizmli bireyler gibi oldukça karmaşık ve çeşitli özellikler nedeniyle günümüzde de hala tanımlaması tam olarak yapılamamış bir durum için genelleme yapmak çok da doğru olamayacaktır. Ancak bazı özelliklerin birçok bireyde sık görülmesi nedeniyle insanlar kendi çaplarında bazı bireylere, bu davranışlarına anlam yükleyerek tanı koyma konusunda da oldukça kendilerine güven duymaktadırlar. Ancak otizm ve bazı uyaransız kalmaktan kaynaklanan otizm ile karıştırılan durumların birbirinden ayırt edilememesi nedeniyle birçok çocuk yanlış tanılanabilmektedir. Uzmanlık dışı yöntemlerle belirlenen ve kalıplar içinde değerlendirilen çocuk bu durum ilerde ciddi sorunlara yol açabilecek ve beklide bir ömür boyu bu durumu telafisi mümkün olmaya bilecektir. Bu nedenle öncelikle bireylerin otizmin kalıplar içine sokulabilecek bir şey olmadığının bilmesi gerek ve çocuğun davranışının gerçek kaynağı ortaya koymak için (çeşitli ortamlarda gözlem, aileden bilgi alma ve çocuğun kendisinden mümkünse bireysel görüşme ile bilgi almak vb.) tüm süreçleri mutlaka değerlendirmeye almak gerekir. Bu değerlendirmenin mutlaka uzmanların işbirliği ve çocuğun tüm alanlarının incelenmesi için kurulmuş komisyonun alanında uzman, ön yargılardan uzak ve kalıpları yerine çocuğu değerlendiren uzmanlar ile bu süreç oldukça sağlıklı ilerleyecektir. Otizmli bireylerin hepsinin birbirinden farklı ve çok çeşitli özellikler gösterdiği inkar edilemez bir gerçektir. Ancak şu da vardır ki özellikler ne kadar farklı olursa olsun uyaranların bu bireyler üzerindeki etkisinin bireyin yararına ve zararına tüm yönleri ile incelenmesi ile bu uyaranların etkisi bireylerde farklı tepkilere yol açtığı bilinmektedir. Buraya kadar olan durumu anlatmamın asıl sebebi ise bu alana insanlar gözündeki ve günümüzdeki durduğu yere pencereyi çok da açmadan bir aralıktan duruma göz gezdirmek olarak bakabilirsiniz. Asıl anlatmak istediğim ve beklide otizmli bireylerin ve ailelerin en çok ihtiyaç duyduğu ve kendi özelliklerine ve farklılıklarına daha da dikkat edilerek çoklu bir bakış açısıyla bu alanın değerlendirilmeye açılması ve yapılabilecekler üzerinde hem bu konuda çalışan eğitimciler hem de süreç içinde yapı taşını oluşturan aile ve öğrencilerin bireysel özelliklerinin fark edilmesi, onları ortama adapte etmeye verdiğimiz önem kadar ortamı ve koşulları da onların yararına olacak şekilde nasıl kurabileceğimiz üzerinde durmak ve bunun üzerinde insanların bir nebze olsun düşünmesini sağlamaktır. İşin kısası çocuğun tanısı ve derecesine değil, bir bütün olarak özelliğine göre esnek bir yapının oluşturulması ve buna göre bir ilerlemeyi takip etmek gerektiği açıktır. Bunun olabilmesi içinde bu bireylerle çalışan ve çevresel uyaranların kaynağı kişilerin (eğitimciler, aile ve çevre vb.) uyarlama ve çevre düzenlemesi konusunda gerekli esnekliğe sahip olması da çok önemlidir. Uyarlamalar konusunda asıl görev eğitimcilere düşse de asıl önemli olan bu sürecin ailenin işin içine katılarak geniş çevreye yayılan bir sistemle ileriye gitmesi üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Evet, anlatılan konu oldukça dikkat çekici ve yapılması gerektiği üzerinde kolayca hemfikir olunabilecek bir konudur. Ama uygulamada yerini çok da bulduğu söylenemez. Gerek öğretmenlerin esnek düşünme konusunda aldıkları eğitimlerin yetersizliği, gerekse çevrenin bunu gereksiz bir uğraş olarak görerek tüm yükü öğretmenin omzuna atarak görev sorumluğu paylaşmadaki isteksizliği yapılabilecek çalışmaların hiç başlamadan sonlanmasına, bu konuda yapılmak istenen çalışmalarında pekişmemesi nedeniyle sönme seviyesine gelmesine neden olmuş. Bu nedenle esneklik ve yaratıcı düşünme günümüzde aranan bir nitelik olmasına rağmen insanların ilgisinin bu konuya kaybolmasının da önüne geçilememektedir. Asıl konumuza gelecek olursak esnek ve yaratıcı bir tavırla ortamlar kolayca düzenlenebilir. Özellikle Otizmli bireylerde ve diğer bireylerde karşılıklı olarak ortaya çıkan uyum sağlayama sorunu yapılacak düzenlemelerle ortadan kolaylıkla kaldırılabilecektir. Bu sadece uyum ve iletişim üzerinde birey ve çevre üzerinde yapılacak düzenlemeler değil aynı zamanda akademik olarak da toplum içindeki bireylerin birbirinden izole olmadan aynı ortam içinde kendi özelliklerine göre bağımsız şekilde yaşayabilmesine öğrenmesine ve çevresindeki bireylere bir şey öğretebilmesine yardımcı olacaktır. Burada kastım bütünleştirilmiş ortamlar olsa da çevre davranışları ve ortamın farklılıklara yönelik eşit kullanıma uygun olarak düzenlenmesi parçanın her birinin ne kadar değerli olduğunun ve her bir parçanın aynı özen ve farklı olduğu bilinerek bir mücevher edasıyla işlenmesinin önemi büyüktür. Peki, bu uyarlama konusunda nerden başlamak gerek, bunu kimin denetiminde olması gerek veya bir denetime ihtiyacı var mıdır? Bunun üzerine mutlaka düşünmek gerekir. Aslında bu bir kişi veya meslek grubunun tekelinde olan bir konu değil tamamen etik ilkeler içinde gerekli esnekliği ve işbirliğini sağlayacak her bireyin katılımı ile olabilecek bir süreç olmalıdır. Uyarlama konusu gerçekten çok derin ve sınırlandırılması zor bir konudur. Konuyu da daha fazla dağıtmadan yapılabilecek bir uyarlama örneği ile konuyu toparlamak istiyorum. Konuyu size hayali bir öğrenci üzerinden sınırlandırarak daha açık şekilde ilk başlangıcımız olarak seçerek başlamak istiyorum. Süreçte hayali bir öğrenci ve özellik seçerek üzerinde nasıl bir çalışma yaparak çalışmalarımı daha verimli hale getireceğimi daha somut bir örnek ile açıklamak istiyorum.
ÖĞRENCİ SEVİYESİ: Adnan 8 yaşında hafif düzeyde otizm tanılı bir erkektir. Sorulan renkleri tanır. Eylem kartlarından gösterilenleri söyler, göz kontağı kurmakta zorlanır, adı söylendiğinde dönüp bakmaz, isteklerini tek sözcüklerle anlatır, sözel ipucu verildiğinde iki kelimelik cümleler kurar. Rastgele karalama çalışması yapar. Katılmak istemediği etkinliklerde etkinliği fırlatma var. Ve ani öfke patlamaları var. Motor becerilerde sıkıntı olmadığı düşünülüyor.
ADNAN İÇİN UYARLAMALAR: Öğrenci göz kontağı kurma ve ismine tepki de zorlandığı için yönerge verilmeden öğrenciye ismi ile seslenilir. Öğretmene bakması sağlanır. Dikkat sağlanınca Bu sayede öğrenci dikkatini verirse beceriyi daha kolay yerine getirir. Yönerge verirken daha uzun iki basamaklı yönergeler de verilecek. Çocuk çünkü tek basamaklı yönergelere tepkide bulunabiliyor. Bu bir üst seviyeye çıkarılmalıdır. Zorlanırsa yönerge sadeleştirilir veya ipucu verilir. Ayrıca çocuğun dikkati için sınıfta başka ses ve uyaranlar olmamasına dikkat edilecek. Yönerge basit anlayacağı şekilde “bana bak aynısını yap” denir ve yönerge birkaç kez tekrarlanır. Çocukla etkinliklerde soru sorduktan sonra cevap verdiğinde çocuğun tek kelime ile verdiği cevabı ipucu vererek bir cümle kalıbı şeklin de her seferinde söylemesini isteyeceğiz. Çocukta zaten var olan kelime yapısını böylelikle etkinliklerde ve öğretim sırasında gömülü olarak da kurallı cümle yapısının oluşmasına yönelik de çalışılacak. Yönerge basit anlayacağı şekilde kısaltılacak sadece “bana bak aynısını yap” denir ve yönerge birkaç kez tekrarlanır. Hazırlanan etkinlikte video ve görsellerde kişiler varsa ve davranışlar model alınarak yapılsın isteniyorsa, sevdiği veya model almak istediği birine yaptırmak çocuğun ilgisi için iyi olacaktır. Adına tepki vermede sıkıntı yaşadığı için Her yönergenin başında ismi söylenecek ve bakması sağlanacak (ipucu ve yardım ile) dikkati öğretmene verdikten öğretmene baktığı ismine tepki verdiği içinde aynı zamanda sebebi açıklanarak pekiştirilecektir. Sonra model olunacak ve yönerge ondan sonra verilecek. Adnan sevmediği bir etkinlik olduğunda etkinliği fırlatıp aniden gitmesi etkinlikleri aksatıyor. Bunu Adnan ilgi çekmek ve etkinlikten kaçmak için yaptığı ve geçişleri iyi idare edilmediği için yaptığı düşünülüyorsa. Öğrencide bu problem davranışı kaldırmak için çocuğun etkinliklerle ilgili önceden bilgilendirilecek ve istemediği bir şey olduğun da kullanması gereken gerekli stratejileri bilmediği için olduğu düşünüldüğü için bu alanda gerekli düzenlemelerin yapılacak. Stratejileri olduğu yazılı ve görsel bir masa kartı çocuk için hazırlanır ve masasını üzerine görebileceği bir yere yapıştırılır. Bunu nasıl kullanılacağı ile ilgili bilgilerde çocuğa kazandırılmaya çalışılır. Çocuğun etkinlikler arası geçişlerinde yaşadığı sorun içinde rutinlerin olduğu ve çocuğun istediği faaliyetler ve öğretim etkinliklerinin olduğu bir liste hazırlanır. Görsel ve yazılı olarak asılır. Çocuğa her dersin başında yapılacak işlemler anlatılır. Öğretim etkinliği için hazırlanmış etkinliklerde çocuğa seçim hakkı verilir ve öncelik sırasını seçmesine izin veririz. Ama çocukla mutlaka bütün etkinlikleri yapacağımız konuşulur. Çocuğun uyumu için sıra düzenlemesi çocuğa bırakılacak. Bu etkinlikler için süre belirlenecek ve süre içinde başka bir şey yapılmayacağı etkinlik panosu çocuğa anlatılırken belirtilir. Öğrenci hangi zaman aralığında hangi etkinlik veya oyunla geçeceği iyice anladığı zaman ve çok yormadan ve oyun etkinliklerine de sıkça kullanırsak. Çocuk rahatlar ve problem davranışların da azalma görülebilir. Eğer tüm düzenlemelere rağmen çocuk problem davranış göstermeye devam ediyorsa bunun başka bir nedenini olabileceği düşünülerek çocuk için gerekli yerlere yönlendirilecek ve diğer alan uzmanlarından yardım alınır. Çocuğa onların müdahalesi ve bizim düzenlemelerimiz etkili olacaktır. Çocuk yorgun olduğu için yapıyorsa çocukla dinlendirici oyun etkinlikleri yapılabilir öğretim etkinliği öncesinde çalışmalar yapılabilir. Çocukta uyku problemi varsa bu alanda aile ile çalışarak çocuk için uyku hijyenine yönelik düzenlemelerde yapılır. Öğrenci problem davranışı daha da artmasın ve sönsün diye çocuk problem davranışı gösterdiği süreç içinde ilgi gösterilmeyecek. Davranışı görmezden gelinecek ve bu öfke patlamasının son bulması beklenecek. Öfke patlaması sona erdiğinde çocuğun yanına gidilir ve davranışı hakkında konuşulacak. Çocukla konuşurken nazikçe çocuğa davranışı hakkında bilgi verilir. Çocuğa kurallar hatırlatılır. Öğrenciye yaptığı bu davranışın alternatifleri söylenir. Ve masasın da yazan stratejileri ona gösterilerek nasıl davranması gerektiği hatırlatılır. Ama çocuk problem davranış gösterirken ortam düzenlenir ama kesinlikle davranış anında çocuğa ilgi gösterilmez. Çevrede varsa başkaları onlarında ilgisi mutlaka önlenir. Bu yapılanlar hakkında aile ile işbirliği ile çalışılır. Zamanla tüm yönler düşünülerek yapılan düzenlemelerle problem davranışta azalma olur. Gerekli stratejilerle çocuk zamanla kendini kontrol etmeyi öğrenecektir. Ayrıca çocuğun sevdiği bir müzik varsa dersten önce rahatlatmak için dinletilebilir ve derse öyle başlanır.
Figen Karaağaç
Özel Eğitim Alan Öğretmeni